Günümüz yazarları arasında kitaplarının akıcı dili ve kurgusuyla dikkat çeken Ahmet Ümit’in en ses getiren eserlerinden biridir İstanbul Hatırası romanı. Polisiye roman özelliğindeki kitap kurgudaki olayların heyecanlı akışı içinde İstanbul’u büyülü tarihi hakkında da bilgiler verir. Okuyanları İstanbul’un eşsiz olduğuna bir kez daha inandırır.
Bu Yazımızda Neler Var :
Ahmet Ümit Kimdir?
Ahmet Ümit 1960 yılında Gaziantep’e dünyaya gelmiştir. Çok çocuklu bir ailede büyüyen yazar öğrencilik hayatını doğunun farklı illerinde geçirmiştir. Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü okurken 80 darbesi sonrası siyasi öğrenci gruplarına katılmıştır. O dönem çıkan dergilerde “K. Yalçın” takma adıyla sol görüşü savunan yazılar ve şiirler yazmıştır. Kar Kokusu, Sokağın Zulası, Çıplak Ayaklıydı Gece, Bir Ses Böler Geceyi, Masal Masal İçinde, Sis ve Gece, Çiçekçinin Ölümü, Karanlıkta Koşanlar, Sultanı Öldürmek gibi eserler kaleme almıştır. Polisiye roman konusunda adından söz ettiren Ahmet Ümit’in bu kulvarda en çok okunan ve beğenilen kitabı İstanbul Hatırası’dır. Hatta pek çok kitap sitesi tarafından pdf formatında ve e-pup kitap olarak yayınlammıştır.
İstanbul Hatırası Kitap Özeti
Eşi ve kızı suikaste kurban giden Başkomiser Nevzat kitabın ana karakteridir. Bir cinayeti aydınlatması için ekibiyle görevlendirilir. Fakat bunun bir dizi cinayetler zinciri olduğu ortaya çıkar. İlk vaka Sarayburnu’nda Atatürk Heykeli’nin önüne elleri bağlı şekilde bırakılan avucunda eski Bizans sikkesi olan bir cesettir. Öldürülen kişi Arkeolog Profesor Necdet Denizel’dir. Başkomiser Nevzat bu vakayı araştırırken ikinci cinayet haberi gelir. Bu kez Çemberlitaş’ta yine elleri aynı şekilde bağlı avucunda Konstantin sikkesi bulunan Şehir Planlamacısı Mukadder Kınacı’nın cesedi bulunur.
Üçüncü cinayetin kurbanı Gazeteci Şadan Durucu’nun cesedi avucunda II. Teodisius sikkesi ile Altınkapı’da bulunur. Başkomiser Nevzat ve ekibi maktullerin ellerinin yukarıdan bağlanarak özellikle hep aynı noktayı işaret ettiğini fark eder. Aynı zamanda avuçlarına bırakılan sikkelerin anlamını araştırırlar. Ekip vakalarla ilgili birçok kişiyi sorguya çekmesine rağmen sonuç alamamıştır. Bu arada Nevzat günün stresinden uzaklaşmak ve kafa dağıtmak için çocukluk arkadaşları Demir ve Yekta ile vakit geçirir. Demir’in veteriner polikliniği vardır. Yekta da mimardır. Yekta’nın eşi ve oğlu üzerlerine bir duvarın yıkılması sonucu ölmüşlerdir. Bir de Nevzat’ın hayatında Evgenia adında Rum bir kadın vardır.
Sırlar sarmalı devam ederken dördüncü cinayet haberi gelir. Mimar Teoman Akkan’ın cesedi Ayasofya’da avucunda Jüstinyen sikkesi ile bulunur. Bu cinayetten sonra görgü tanıkları ortaya çıkar. Cesetleri bırakanların beyaz bir minibüs kullandığı bilgisi ekibi hızlandırır.
Beşinci vakada eski Belediye Başkan Yardımcısı Fazlı Gümüş’ün cesedi yine aynı şekilde Fatih Sultan Mehmet sikkesi ile bulunur. Fakat vücudu parçalara ayrılarak Fatih Camii ve Topkapı Sarayı’na bırakılmıştır. Bu arada cinayetler medyayı ayağa kaldırmıştır.
Altıncı ceset avukat Hakan Yamalı’ya aittir. Avucunda Kanuni Sultan Süleyman Sikkesi ile Süleymaniye’de bulunur.
Başkomiser Nevzat sikkelerin bir tarihsel örüntüye göre bırakılmasından yola çıkarak sonraki cesedin tekrar Sarayburnu Atatürk Heykeli önüne bırakılacağı tahmininde bulunur. Katilleri suç üstü yakalamak isteyen Nevzat ekibiyle beraber Atatürk Heykeli’ne gider. Turizmci Adem Yezdan’ın cesedini bırakmaya gelenlerin arkadaşları Demir ve Yekta olmasına inanamaz. Eşi ve çocuğunun ölmesine sebep olan duvarın sorumlularını bir bir öldürerek intikam almaya çalışan Yekta’nın işlediği cinayetlerde Demir ona yardım etmiştir. Bir polisi rehin alan Demir vurularak öldürülür. Yekta olay yerinden kaçar. Nevzat onu eşi ve oğlunun mezarında bulur. İkna etmeye çalışır fakat Yekta orada intihar eder.
İstanbul Hatırası Kitap Analizi
İstanbul Hatırası, seri cinayetler zinciri üzerine kurgulanan sürükleyici bir polisiye romandır. Yalnız diğer polisiye romanlardan ayrıldığı güzel bir ayrıntı vardır. Yazar her cinayetten sonra cesedin elindeki antik sikkeden yola çıkarak okuyucuyu tarihin sayfalarına götürür. İstanbul’un tarihi hakkında bilgiler verirken okuyucuyu sıkmadan o dönemin ruhunu yaşatmayı başarır. Yazarın betimlediği bir tarihsel olayı okurken efsunlu bir şekilde kendinizi o döneme dönmüş gibi hissedebilirsiniz.
Kitapta, yazar sade ve anlaşılır bir dil kullanmış ve üçüncü kişinin anlatımıyla kaleme almıştır. Edebi yönden bakıldığında yazar edebi sanatlara pek yer vermemiştir. Şeffaflık ve yalınlığı tercih etmiştir. Öyleki zaman zaman karakterler arasında gündelik konuşmalara yer vererek kitabı okuyucuya yakınlaştırmak istemiştir. Okuyucunun polisiye romanlarda aradığı merak, kuşku ve karmaşa durumu kitapta başarıyla ele alınmıştır. Üst üste gelen cinayetler arasında uzun süre ortak bir ipucu bulunamaması merakı arttırmaktadır. Zaten kitabın son kısmı olan çözümleme bölümüne gelene kadar da okur katiller hakkında bir tahminde bulunamaz.
Katillerin Başkomiser Nevzat’ın çocukluk arkadaşları çıktığı kitabın son bölümü okuyucuya aniden beklenmedik gelişmeler sunmaktadır. Aşk, dostluk, kayıp, ölüm ve hayalkırıklığı gibi olguları ele alan İstanbul Hatırası kitabı polisiye kitapseverlere önerilmesi gereken başarılı bir eserdir.