Günümüzdeki çocuklar bir anda ailesiz kalırsa ne olur? Ailelerinin yanındayken takındıkları olumlu tutumları takınmaya devam ederler mi yoksa özgürlüklerinin tadını mı çıkarırlar? 1954 yılında yazılan Sineklerin Tanrısı kitabı özet olarak görünürde bu konunun etrafında döner. Bir yandan da alegori sanatıyla başka mesajlar vermektedir.
Sineklerin Tanrısı Kitap Özeti
Bir uçak kazasıdan sonra bir gurup öğrenci kendisini bir adada bulur. Bu adada Hiçbir yetişkin gözetimi bulunmamaktadır. Sahilde dolaşan Ralph ve Domuzcuk bir kabuklu deniz ürünü bulur ve bunu borazan olarak kullanarak çocukları toplar. Göstermiş olduğu liderlikle başkan seçilir.
Fakat Jack adında doğuştan lider ola ve Ralph ile tamamen zıt görüşte bulunan çocuk, bundan hoşnut olmaz. Sonunda çocuklar iki gruba bölünür. Bir kısmı Ralph’i şef kabul ederken diğer kısmı Jack’i kabul eder.
Jack avcı özellikleri olan bir çocuktur. Adada domuz avlayarak ve onları arkadaşlarıyla yiyerek ömrünü sürdürmeyi düşünürken, Ralph ise adadan bir an evvel kurtulmak için planlar yapmaktadır.
Jack’in çocuklara sunduğu macera, diğer çocukları da yavaş yavaş kendisine çekmektedir. Jack bir domuz avı partisi yapacağını duyurur. Sahilde bu parti yapılırken acıkan Ralph ve Domuzcuk da bu partidedir. Bu arada adada daha önce yayılan canavar söylentisi konusunda araştırma yapan Simon gerçeği fark eder ve bunu arkadaşlarına söylemek için sahile döner. O sırada partide olan ve çılgınca eğlenen çocuklar bir anda Simon’u canavar sanır ve öldürür.
Daha sonra hemen hemen tüm çocuklar Jack’in safında yer alır. Fakat Ralph ve Domuzcuk buna karşı gelmektedir. Sonunda Domuzcuk Roger tarafından öldürülür. Ralph’i de yakalamak isteyen Jack ve arkadaşları adayı ateşe verir. Ralph sahile koşar. Ateşi gören, bir gemi kaptanı da o sırada sahile gelir ve çocukları fark eder. Burada ironik olan Ralph’in hikâyenin başından beri bulunmak için ateş yakılması ve onu daima canlı tutulması önerisidir.

Kitabın Verdiği Mesajlar

Sineklerin Tanrısı kitabı bu hikâyenin arkasında şunları anlatmaktadır:
• Başlangıçta düzenli bir toplum kurmak eğiliminde olan bir topluluk zamanla kaosa sürüklemektedir. Bu da bize ahlak denilen olgunun toplumun davranışlarımıza getirdiği yapay kısıtlamaların sonucu meydana geldiğini gösterir.
• Toplumlar kafalarında oluşturdukları sabit fikirlere göre şekillenirler. Her ne kadar gerçeklik farklı olsa da bu hayal ürünü sabit fikirler toplumları yönlendirir. Bu paranoyaya sürükler. Bu sabit fikirler yanlış olduğunu gösterenlere karşı toplum vahşice yaklaşır.
• Düzen karşısında kaos galip gelme eğilimindedir. Eğer toplumu düzenleyen maddi ve manevi kanunlar ortadan kaldırılırsa toplum kargaşaya doğru sürüklenme eğiliminde olacaktır. Kitap Özeti- Labirent- Ölümcül Kaçış- James Dashner-