George Orwell-Hayvan Çiftliği Kitap İncelemesi
Hayvan Çiftliği, George Orwell’ın mecazi bir dil ile kaleme aldığı fabl türündeki romanıdır. Orwell bu romanında sosyalizmi ağır bir biçimde eleştirmiş, bunu yaparken de kalemini korkusuzca kullanmaktan bir adım geri durmamıştır. Roman, fabl türünde yazılmış olsa da eserin yazılma amacı dönemin Sovyet Rusya’sına bir eleştiri getirmektir. İşin en ilginç kısmı ise George Orwell’ın da aynı görüşü desteklemesi ve bir sosyalist olmasıdır.
Tam bu noktada Orwell belkide yapılması en zor şeylerden birini yapmış, kendisiyle aynı fikri benimseyen insanları dahi çekinmeden hedef almıştır. Benimsediğiniz bir hayat görüşünü sorgulamak karşıt bir görüşü sorgulamaktan çok daha zordur. Çünkü siz o fikri benimsemiş ve o fikrin doğruluğuna inanmışsınızdır. George Orwell Hayvan Çiftliği eseriyle, çoğu kişinin tabularını yıkmış ve önemli olanın kabullenmek değil sorgulamak olduğunu herkese göstermiştir. Kitap, hayvanlar üzerinden sembolik bir biçimde anlatılsa da aslında insanları ve ülkeleri temsilen yazılmıştır. Napoleon Rus lideri olan Stalin’i, Mr.Jones emperyalist yönetimi, çiftlikteki hayvanlar ise halkı temsil etmektedir.
Hayvan Çiftliği Konusu
Roman İngilterede, Bay Jones’ın sahibi olduğu bir çiftlikte geçer. Bay Jones, üzerinde hayvanların sorumluluğunu taşısa da çiftliği bir türlü iyi yönetemez. Hayvanlar ise bu durumdan oldukça şikayetçidir. Bir gün, çiftlikteki domuzlardan biri olan Koca Reis bir rüya gördüğünü ve bu rüyada insanlar olmadan çiftlikte daha adaletli ve daha iyi şartlarda yaşadıklarını söyler. Bay Jones’tan şikayetçi olan hayvanlar devrim yapmaya çabucak ikna olurlar. Böylelikle kısa bir süre içinde çiftlik yönetimini hayvanlar ele alır. Devrimin öncüleri, ilk önce eşitlikten ve adaletten bahsetmiş, bu yasaları anlatan bir yasa hazırlamışlardır. Fakat ne var ki gün geçtikçe yasaları istedikleri gibi değiştirmeye başlamış ve adalet,eşitlik gibi kavramlardan giderek uzaklaşmışlardır.
İnsanların yönetimini eleştiren hayvanlar yönetimi ele geçirip adaletli bir düzen kuracaklarını iddia etseler de akıllı domuzların önderliğinde, çiftliği insanlardan daha zalim bir biçimde yönetmeye başlamışlardır. Devrimin asıl amacı sapmış ve yönetimdeki hayvanlar giderek eleştirdikleri insanlara benzemiştir. Böylelikle, hayvan çiftliği ne yazık ki yeniden baskıcı, adaletsiz ve acımasız bir diktatörlüğün kurbanı olmuştur.