Site icon PDF Kütüphanesi

Ceza Sömürgesi- Kitap Özeti- Franz Kafka

Franz Kafka – Ceza Sömürgesi Kitap Özeti

Franz Kafka Ceza Sömürgesi adlı hikayesi onun I. Dünya Savaşı başladığı günlerde kaleme aldığı ve savaş sona erdikten bir yıl sonra da yayımladığı bir eseridir. Ceza Sömürgesi hikayesinde I. Dünya Savaşı’nın ağır atmosferi ve bu atmosferin yazarın üzerindeki etkileri göze çarpar. Franz Kafka bu hikayesinde de meşhur Korku İmparatorluğu’nu okurun gözleri önüne serer ve yedi yıl sonra Dava’da sık sık geçecek olan ‘ne olduğunu bilmeden tutuklanma’, ‘suçundan habersizken cezalandırılma’ gibi konuların da üzerine kısaca eğilir fakat insanı rahatsız edici bu havanın merkezinde suçluları korkunç işkencelerle cezalandıran ve korku unsurunu yaratmak için de bunu halka açık bir şölenmiş gibi düzenleyen zihniyet vardır.

Ceza Sömürgesi Kitap Özeti

Adı verilmemiş bir adada subay, gezgin, mahkum ve asker bir infaz aygıtının başında verilen hükmün uygulanmasını beklemektedirler. Bu sırada subay, gezgine müthiş değer verdiği bir infaz aygıtını göstermektedir. Sadece göstermekle kalmaz ona ayrıntılarıyla nasıl çalıştığını da anlatmaya kalkar. Bu sırada anlatımının daha etkili olması için cebinden öve öve bitiremediği infaz aygıtının tasarımcısı merhum komutanının elyazması notlarını çıkarır. Fakat onları gezgine doğru şöyle bir uzaktan sallar. Kimsenin elleyemeyeceği kadar özel bulmaktadırlar onları.

Subay ve gezgin infaz aygıtı önünde sandalyelere oturmaktayken, mahkum dizleri üzerine çökmüş bir şekilde askerin yanındadır. Gezgin, fırsat bulduğu bir ara mahkumun suçunun ne olduğunu sorar. Subay da üstlerine itaat etmemek, der. Mahkum uyumaması gereken bir saatte uyumuş ve üstü de onu suçüstü yakalamıştır. Bunun yanında mahkum ne neden yakalandığını bilmektedir, ne neden yargılandığını ne de cezasının ne olduğunu. Yalnızca dizleri üzerinde çökmüş bir şekilde farklı bir dilde konuştuğu için anlamasa bile subayın dediklerini dikkatle dinlemekte ve infaz aygıtını incelemektedir.

İnfaz aygıtı bir yatak ve üzerindeki iğnelerden oluşmaktadır. Mahkum yatağa bağlandığında iğneler onun sırtına ölene kadar on iki saatlik bir süre içinde sürekli aynı şeyi yazmaktadır. Suçu her neyse onunla ilgili merhum komutanın yazdığı bazı yazıları. Subay, infazların şanlı geçmişini anlatmaya öyle kaptırmıştır ki kendini gezginin onu dinleyip dinlemediğini bile umursamaz. Geçmişte insanların nasıl da infazı izlemek için geldiğini ve altıncı saatten sonra infaz edilen mahkumun gözlerine nasıl da ölümün işareti olan bir bakışın yerleştiğini abartarak anlatır.

Hikaye ilerledikçe gezginin orada bulunmasının asıl nedeni ortaya çıkar. İlk komutanın yerine geçen ikinci komutanın infaz aygıtı için beslediği düşmanlığıdır bunun sebebi. Ceza sömürgesine dışarıdan gelen birinin bu aygıtın ne kadar çağ dışı ve mantıksız bir işkence yöntemi olduğunu söylerse bu aygıtı ortadan kaldırmak için bir dayanak bulmuş olacaktır. Subay gezginden aygıtı savunmasını ister. Ancak gezgin savunmayacağını belirtir. Onun için de bu işkence insanlık dışıdır. Bu sırada da mahkum aygıta bağlanmıştır. Subay bu infazın son infaz olacağını fark eder ve mahkumu kaldırarak onun yerine kendi geçer. Yıllar boyunca uyguladığı infazların nihayetinde altıncı saatte kişinin gözlerine yerleşen bakışın anlamını çözmek için infaz edilen kendisi olmak istemiştir fakat işler beklediği gibi gitmez. Eski ve bakımsız makine parçalara ayrılmaya başlar. Subay beklediğinden çok daha korkunç ve hızlı bir şekilde ölür.

Mahkum, asker ve gezgin merkeze geri dönerler. Orada ona eski komutanın mezarı gösterilir. Kahvehane benzeri bir yerde bir masanın altında yatıyordur eski komutan ve kimse de ona saygı göstermiyordur.

Exit mobile version