Feride; babası subay, annesi ev hanımı olan bir ailenin çocuğudur. Annesi hastalanıp ölünce, teyzesinin yanına gönderilir. Feride; yaramaz ve yerinde duramayan, hırçın bir çocuktur. Teyzesi Besime Hanım’dır. Onun iki çocuğu vardır. Kamuran ve Necmiye. İstanbul’a yerleşince Feride’yi yatılı okula gönderirler. Fransız okulunda on yıl boyunca yatılı okuyacaktır.
Bir gün yaramazlık yaparken ağaca tırmandığı için; öğretmeni ona Çalıkuşu adını verir. Artık arkadaşları onu Çalıkuşu diye çağırırlar. Hiç kimseden çekinmeyen Feride, sadece Kamuran’a karşı çekimser davranır. Aralarında sürekli bir atışma vardır. Arkadaşları Feride’nin hiçbir zaman evlenemeyeceğini söyleyip dalga geçerler. O da aklınca bir aşk senaryosu uydurur. Herkese, Kamuran ile birbirlerine aşık olduklarını duyurur. İlk önce kimse inanmaz. Kamuran okula uğrayıp, Feride’ye hediyeler bırakınca; herkes inanır bu aşk senaryosuna. Bir gün Feride, Dul Neriman ve Kamuran’ı ağaç altında yakınlaşırken yakalar. Bu durumu Feride’nin gördüğünü fark eden Kamuran, ona yalvarır. Kimseye söylememesi için sürekli onun yanına gider. Bu gidip gelmeler, aşk yalanında Feride’nin işine yarar.
Zamanla Feride ve Kamuran, daha çok vakit geçirirmeye, birbirlerini yakından tanımaya başlamışlardır. Feride; Kamuran ile aralarındaki bu ilişkiyi, akrabası Müjgan ile paylaşır. Müjgan da dayanamayıp Kamuran’a söyler. Kamuran cesurca davranıp Feride’ye aşkını ilan eder. Onunla evlenmek istediğini söyler. Her şey kısa sürede gerçekleşir. Nişanlanırlar.
Bir gün eve gelen yaşlı misafir, Feride’yi görmek ister. Ona bir kızın Kamuran’dan hamile kaldığını söyler. Yanında kanıt olarak Kamuran’ın o kıza yazdığı mektupları da getirmiştir. Feride bu olanları öğrenince yıkılır. Bir daha Kamuran’ı görmek istemez. Evden kaçar. Kamuran’ın kendisini bulmasını istemediği için; bir süre annesinin eski bakıcısının yanında gizlenir. Aynı zamanda iş arar. Bir haber gelir ve Anadolu’da bulunan bir köyde öğretmenlik yapması için iş teklifi almıştır. Teklifi kabul eder ve köyün yolunu tutar.
Feride, Anadolu’daki bu köyü ve öğretmenlik mesleğini sevmeye başlar. Burada geçen zamanlarında günlük tutmaya başlar. Öğrencilerini, yaşadıklarını kaleme alır. Köydeki bir çocuğu annesi gibi çok sevmiştir. Onu evlat edinir. Çocuğun adı Munise’dir. Bir zaman sonra, Zeyniler Köyü’nde evlat edindiği Munise’yi de alır, başka bir köyün yolunu tutarlar.
Kuşadası’na gelen Feride, burada Hayrullah Bey ile tanışır. Aralarında baba ile kız ilişkisi vardır. Köy halkı ise yanlış anlayıp dedikodu çıkarırlar. Hayrullah Bey, Feride’yi kızı gibi sever ve onu korur. Feride de aynı şekilde ona saygı gösterir ve babası gibi davranır. Aynı zamanda Feride, Hayrullah Bey’in kızlarına Fransızca dersler verir. Karşılığında da onun evinde konaklar ve belirli bir ücret alır. Zaman ilerledikçe dedikodular artar. Feride ve Hayrullah Bey, daha fazla dedikodulara dayanamayıp kağıt üzerinde evlenirler. Bu evlilik asla normal bir evlilik olmayacaktır. Baba-kız ilişkileri hep aynı devam eder. Ölmeye yakın Feride’nin günlüğü Hayrullah Bey’in eline geçer. Hayrullah Bey ölür ve vasiyet bırakır. Vasiyetinde, Feride’ye teyzesinin yanına gitmesini ve bıraktığı kapalı kutuyu Kamuran’a teslim etmesini ister. Feride vasiyeti gerçekleştirmek için yola çıkar ve teyzesine gelir. İçinde ne olduğunu bilmediği kutuyu Kamuran’a verir. Kutunun içerisinde bir mektup ve Feride’nin günlüğü vardır. Mektupta Kamuran’ın Feride’yi bir daha bırakmaması rica edilmiştir. Günlükte ise Feride’nin onu ne kadar çok sevdiği, aklından hiç çıkarmadığı yazıyordur. Gözyaşları içinde kalan Kamuran, her şeyi anlar. Bir daha onu asla bırakmaz ve evlenirler.