Yazarı :Ahmed Hulusi
“İnsan gibi düşünen bir TANRI”dan, “ALLÂH” anlayışına!
İnsanoğlu, asırlar ve asırlar boyunca, karşılaştığı pek çok olayın üstesinden gelememenin aczi ile bir yerlere, bir
şeylere sığınma, bir şeylerden medet umma duygusu içinde, aklı erebildiğince çeşitli nesnelere tapınma hissi
duymuştur.
Bu tapınma, medet umma, başarı isteme gibi duygular da doğal olarak insanı çeşitli tanrı kavramlarına yönelmeye ve
onlardan arzuları doğrultusunda bir şeyler umut etmeye itmiştir.
Bu arayış içindeki insan, kendisinde güç vehmettiği, arzuladıklarını verebileceğini sandığı çeşitli nesneleri bir tanrı
olarak varsaymaya başlamış; ve böylece de tanrılara tapılma dönemine girilmiştir.
Tapılacak tanrıları önce yeryüzünden seçen insanoğlu, bu kabulleniş içinde, kâh madenlere, kâh nebatlara, kâh da
hayvanlara tapınma yoluna gitmiştir…
Daha sonraki aşamada, yeryüzündekilerin bir tanrı değil, kendisi gibi bir ölümlü olduğunu fark edince; Nebi ve
Rasûller tarafından yeryüzünde yaşayan bu varlıkların tanrı olamayacağı kendilerine idrak ettirilince, bu tanrılarına
tapmaktan vazgeçmişlerdir… Ancak ne var ki, bu defa da semâda bulunan, tanrı kabul ettikleri varlıklara yönelmişler
ve çeşitli etkilerini fark ettikleri yıldızlara tapınmaya koyulmuşlardır…